TOPLUM & GERÇEK HİSLER & DÖNÜŞÜM
Sizlere güzel bir haber vermek istiyorum. Güzel olmasının mantıklı bir sebebi yok, tamamen duygusal. Eşim ile ailemizi büyütmemize vesile olacak minicik bir varlık şu an karnımın içinde. Her nefes alışımda benimle büyüyor, her yediğimi anlıyor ve varlığımı büyütüyor. Dişilik kavramı benim için deneyimlediğimden bambaşka bir kapıya daha açılıyor.
Daha 6-7 haftalıkken öğrendiğimde, mutluluk ile birlikte inanılmaz bir endişe hissetmiştim. Gerçekten bakabilecek miyim? Doğru mu yaptık? İyi bir anne olur muyum? Özgürlüğüm kısıtlanır mı? İşlerimi yapmaya devam edebilecek miyim? Yeterince sevebilecek ve sevecek miyim? Aklımdan onlarca şey geçerken, bir yandan da duygularım bebeğe zarar verir mi diye sürekli bir endişe hissediyordum. Uykusuzluk ve hormonların değişimi de tüm bu endişelere çanak tutuyordu. Eşime sürekli kızıyordum. Hiç söylemeyeceğim şeyleri söylüyordum. İçimden çıkan bu vahşi kadını biliyordum da bu derecede tanımamıştım hiç. Vahşi, öfkeli, isyankar ve bir yandan içinde bir sevgi büyütmeye çalışıyordu. Eşim, bu zor zamanında dirayetle yanımda kaldı, elimden tuttu. Sanki yıllardır inzivalara giden, meditasyon, yoga yapan, kitaplar okuyan, kişisel keşif sürecinde adımlar atmış kişi ben değildim. Ben, bambaşka birine dönüşüyordum ve bu, gittiğim hiçbir eğitim ve inzivaya benzemiyordu. Bebeğimiz, bana kendini böyle tanıttı ilk defa. Doğrularımı sorgulatarak, yaşamımı kurduğum toprağı arındırmamı sağlayarak. Bunun aslında bir kadın için ne kadar manevi bir süreç olduğunu anladım. Kadının bebeği ile birlikte yeniden doğduğunu söylerler ya, ben daha elime almadan onun varlığının bende hissettirdiklerine inanamıyorum.
Yaklaşık 10. haftada bu yazıları yazmaya karar verdim, daha doğrusu masa başında otururken bir anda klavyenin tuşlarına gözyaşlarım ile dökülüverdi... Kendimi rahatlatmanın, duygularımı paylaşmanın sihrine hep inandım. Bu sebeple işte buradayım, hamilelik günlüğüm ile karşınızdayım. Net, yalın, gerçek ifademle hem bebeğim ile bağ kurmaya, hem annelik sürecine hakkıyla geçmeye çalışırken hissettiklerimi hem de yaşamın bazı gerçeklerinin bizleri nasıl etkilediğini size aktarmaya çalışacağım.
Dünyada tek bebeği olacak aile biz değiliz elbet. Ancak farkındalıkla yaşamaya yıllarını vermiş biri olarak, bu sürece bambaşka baktığımı da itiraf etmeliyim. Beni karnımda büyüyen bebekle ilk tanıştıran bir doula oldu, 8 veya 9. haftamda bana bir meditasyon yaptırdı ve bebek ile konuşmam için yönlendirdi. Sonra bu meditasyon anını çizmemi istedi. O zaman anladım, anne olacağımı. Doulayı bulmam ise tamamen tesadüftü.
10. hafta ve gelgitlerim hala devam ediyor. Bu yazıyı paylaştığımda ise üzerinden çok zaman geçmiş olacak. Uzaktan kendime bakma şansım olacak. Bir insan bu durumu saf mutluluk ile karşılıyor ve yaşamının değişeceğini fark etmiyorsa, bana çok hayalperest geliyor. Ben değişecekleri kabullenip, değişenler için yas tutmaya ve yeniye alan açmaya şimdiden başladım. Bunun bebeği istememek ile ilgisi yok, bana göre insan gerçekliğine birçok duyguyu sığdırıyor. Bu duyguları kabullenip, içinden geçmek ve bulutlar gibi geçmesine izin vermek en iyisi.
Ama asıl bugün değinmek istediğim konu; toplum.
Çevremin anne olacağımı söylediğimde, eşimin baba olacağını söylediğindeki yorumları. Herkesin nasıl da kendi negatif hayat görüşünü, sansürsüzce ve duyarsızca aktardığına şaşırıyorum. Benim bildiğim hamile bir kadın ve yenidoğan bir aileye söylenecek birkaç şey vardır; "Tebrikler, harika anne baba olacaksınız!" gibi...
Ancak aşağıda göreceğiniz bazı yorumları size sıralarken, bunlardan etkilenmemek için elinizden geleni yapmanızı temenni ediyorum. Bu hassas döneminizde yaşamınızda bir dönem inziva alanı yaratmaya çalışabilirsiniz, kozanıza çekilebilirsiniz, görüşmek istemediğiniz insanlara sınır çizebilirsiniz. Kendinizi değer duygusu, yapabilirlik, irade, öz düzenleme alanında geliştirebilir, kendinize yatırım yapabilirsiniz.
İşte o kutlama yoksunu yorumlar;
-Şimdi uyu, sonra hayat boyu güzel uyuyamayacaksın.
-Bu yaz iyi dinlen, sonra dinlenmek mümkün değil.
-Çocuğunuzun geleceğini çok hesaplamayın. Bizim bir tanıdık planladı ve sonra hayat hiç öyle planladığı gibi gitmedi. (moral bozmamak için detay vermiyorum)
-9 ay boyunca önemli olan sensin, sonra bebek olacak. (Yani sonra benim bir önemim yok mu!? =) )
-Çocuklu insanların şikayet etmesi...
-Çocuğunuzu hangi dinde yetiştireceksiniz? (Eşim ile farklı dini altyapılara sahibiz)
-Anne 7/24 çocuğa bakmalı, desteğe gerek yok.. (Hayat şartlarınızı, standardlarınızı ve karakterinizi- ihtiyaçlarınızı bilmeden yapılan yüzeysel yorumlar)
Böyle bir toplum içerisinde, bir - iki çift kutlayalım dediğinde şaşırdık eşimle. Kutlama konusunu da ayrı yazacağım. Ancak hormonlarınız sizi böylesine etkilerken ve hassaslaştırırken, bu yorumları duymak hiç iyi gelmiyor! Kendi merkezinde kalmak için öğrendiğin tekniklere tutunmak dışında yapabilecek bir şey yok. Yeterli, yetişkin, yetenekli bir kadın olduğunu hatırlamak ve negatif duyguları dönüştürmek dışında yapacak birşey yok.
Kendi sürecimi paylaşırken, bunun benim gerçekliğim olduğunu ve her kadının başka bir gerçeklik yaşayacağını hatırlatmak isterim. Kimseden ve kimsenin deneyiminden etkilenmeyin. Kendi benliğinizi güçlü tutmak en iyisi. Annelik, rahminize düştüğünden itibaren içinizde dönüşen bir duygu oluyor. Bu dönüşüme izin verin ve teslim olun derim. Hayatta hiçbir şey saf iyi olmadığı gibi, bu deneyimin de saf mutluluktan ibaret olamayabileceğini - gökkuşağındaki tüm renkler gibi çeşitleneceğini hatırlayıp ASLA hissettikleriniz için kendinizi suçlamayın. Ne de olsa hislerin hepsi geçici.
Yakın zamanda annelik duygusunu tatmış biri olarak daha önce hiç böylesine güzel böylesine minnettar hissetmediğimi; en anlamlı günlerimi oğlumla yaşadığımı söyleyebilirim. Sizin için de her şey çok güzel olacak Estel 💙
Tebrik ederim. Sağlıkla ve sevgiyle uzun bir ömür dilerim🙏❤️
tebrik ederim, sevgiyle kucaklıyorum❤️