Hiç farkında bile olmadan başkasının hayatına özendiğin oldu mu? Hani onun gibi bir yaşamın olmasını istediğin veya onun gibi görünmek istediğin bir yaşam? Özentinin ötesinde, kendi benliğinin, özünün değerini bilmeyip tüm yaratıcı kaynaklarının o gördüğün yönden akmasını diledin mi hiç?
Tabi kendin olmayan, sana ait olmayan yaratıcı bir kaynaktan akmak zor, çünkü mizacımız ve yaşam yolumuz genelde buna müsade etmez. Şifacı olmak istemek ve gerçekten olmak arasında bir fark vardır. Sanatçı, tüccar, şarkıcı olmak hep mizacın parlatılmasından gelir.
Birçok insan sosyal medyanın da etkisiyle, başkalarının hayatlarına özeniyor. Farkında bile olmadan, kıyafetlerimiz, saçımız, makyajımız, işimiz bir başkasına benzeyiverebiliyor. Bunun kendi tercihimiz olduğunu zannetsek de, aslında bilinçaltı gördüğü ve beğendiği şeyleri basitçe kopyalamak istiyor. Böyle olunca da bazen iyi etkiler ve bazen de kendi otantikliğimizi kaybettiğimiz etki alanlarında bırakıyor bizleri.
Kendim için yeni ve farklı bir özgürlük tanımı yapıyorum bu aralar. O da kendi mizacına göre yaşamını kurgulamak, otantik olmak ve bununla özgürleşmek, burada bedenlenmek. Yani olduğun hali sahiplenerek, en güçlü yönlerini kabullenip yaşam tercihlerini oradan yapmak. Kendi benliğini parlatmak.
Bu o kadar güzel bir açılım ki, yetişkinlik için büyük bir adım oluyor. Başkası gibi olmadığını kabullen, yaratıcılığın sadece senin mizacından çiçek açsın, her farklı bitki gibi farklı bir çiçek olduğunu kabullen ve oradan ışılda.
Comments